);-->
   
  coqnet
  HZ.ALİ SÖZLERİ
 

Adâlet, halkın dirliği ve düzeni, idârecilerin süsü ve güzelliğidir.
Adâlet; îmânın başıdır, ihsânın birleştiği noktadır ve îmânın en yüksek mertebesidir.
Affetmek fazîlettir. Kararlı olmak metâ’dır, sahip olunan maldır. Kararsız olmak ise zâyi olmaktır. Doğruluk emânet, yalancılık hıyânettir. İnsâf rahatlık, şer küstahlıktır. Emânete hıyânet etmemek, îmândandır, güler yüzlülük ihsândandır. Doğruluk kurtarır, yalan felâkete sürükler. Kanâat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır. Dünya aldatır, şehvet kandırır. Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır. Hased yıpratır, nefret çökertir.
Ahmaklık, dermânı bulunmayan bir dert, şifâsı olmayan bir hastalıktır.
Ahmaklık; herşeyi fuzûliymiş gibi hiçe saymak ve câhil insanlarla arkadaşlık kurmaktır.
Akıl ve ilim, birbirinden ayrılmayan ve zıt olmayan iki kardeş gibidir.
Akıl, mü’minin dostu; ilim, vezîri, sabır, askerlerinin komutanı ve amel ise silâhıdır.
Akıllı kimse, günâhlarını tövbe ile örtendir. Cömert, kötülük yapana iyilikle karşılık verendir.
Akıllı kimse, ibâdetle, nefsin arzusuna karşı gelendir. Câhil kimse, günâh işleyerek nefsin arzusuna uyandır.
Akıllı kimse; dilini kötü söz ve gıybetten koruyan, mü’min; kalbini şek ve şüpheden temizleyendir.
Akıllı, iyiliklerini canlandıran, kötülüklerini öldürendir.
Akıllı, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı vakit de ibret alır.
Akıllı; alçak dünyadan el çeken, Cennet-i a’lâya göz dikendir.
Akıllı; şehvetten uzaklaşan, âhıreti dünya ile değişmeyendir. Akıllı, yalnız ihtiyâcı kadar ve delille konuşur, sâdece âhıretinin ıslâhı için çalışır. Akıllı, günâhlardan sakınır, ayıplardan uzak durur. Cömertlik günâhları siler, kalblere sevgi eker.
Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi. Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi.
Âlim; sözü, işine uygun olandır. Âlim ilme doymaz.
Allah için dost olan, kişiye doğru yolu gösteren, fesattan uzaklaştıran ve ibâdetlerinde yardımcı olandır.
Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi dâim olduğu için devam eder. Dünya için kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği için, kısa sürer, bir an gelir son bulur.
Allah için seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan daha merhametlidir.
Allah korkusundan dolayı göz yaşı dökmek, kalbi nûrlandırır. Tekrar günâh işlemekten insanı korur.
Allaha kavuşmak, kötü insanlardan uzak durmakla olur.
Allaha tâatle uğraşmak en kârlı iş, doğru konuşan dil ise, en güzelidir.
Allahın azâbından korkmak, müttekîlerin, takvâ sahiplerinin nişânıdır.
Allahü teâlâdan hayâ etmek, insanı Cehennem azâbından korur.
Amel eden câhil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyâcından uzaklaşmaktan başka birşey kazandırmaz.
Ârifin, yüzü nûr ve tebessüm, kalbi korku ve hüzün doludur.
Başa kakan, nefret ateşini körükler.
Bir memlekette ayaklar baş olursa, başlar ayaklar altında kahrolur.
Câhil; dayakla uslanmaz, nasîhatlerden payını almaz.
Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün malını mîrâsçılara vermeye râzı olur.
Cömertlik ve cesâret, şerefli maksatlar olup, Allahü teâlâ bunları sevdiği ve denediği kişilere ihsân eder.
Dînin esâsı, emâneti yerine vermek, sözünde durmaktır.
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.
Dünya bir cifedir. Ondan bir şey isteyen, köpeklerle dalaşmaya hazırlıklı olmalı.
Dünya kâfirin Cenneti, ölüm korkulu rü’yâsı, Cehennem de varacağı son duraktır.
Dünya mü’minin hapishânesi, ölüm hediyesi, Cennet de varacağı yerdir.
Dünya; güzel, aldatıcı ve geçici bir serâb, çabuk yıkılan bir dayanaktır.
Eğer ilim, ümit ile olsaydı, dünyadaki bütün insanlar alim olurdu.
Fakîh öyle biridir ki, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürmez ve onları Allahın rahmetinden yüz çevirtmez.
Fazîlet, en iyi maldır. Cömertlik, en güzel mücevherdir. Akıl, en güzel zînettir. İlim, en şerefli meziyettir.
Fazîlet, gücü yettiğinde affetmektir.
Fazîlet; çok mal ve büyük işlerle değil, güzel kemâliyet ve hayırlı işlerle olur.
Gaddarlık, herkes için kötü bir şeydir. Şan, şeref sâhibi ve büyük zâtlar için daha çirkindir.
Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır.
Gerçek dost, ayıbını görüp nasîhat eden, gıyâbında seni koruyan ve seni kendisine tercîh edendir.
Gerçek mü’minin sevgisi, kızması, birşeyi alması, yapması ve terki, hep Allah için olur.
Günâhlar birer dert olup, devâsı istigfârdır.
Harâmlardan çekinmek, akıllıların şânı, şereflilerin tabiatındandır.
Hased eden dâimâ hastadır, cimri insan, dâimâ fakîrdir.
Hased edenin sevgisi sözlerinde görülür. Kinini işlerinde gizler. Adı dost, fiili düşmancadır.
Hased, bir dert ve hastalık olup, hased eden veya olunan helâk olmadıkça çâresi bulunmaz.
Hasedcilerin en ehveni, hased ettiği kişinin elindeki ni’metlerin yok olmasını ister.
Hayâ ve cömertlik, ahlâkların en efdalidir.
Hikmet; akıllıların bahçesi, ermişlerin mesîresidir, gezinti yeridir.
İffet; nefsin koruyucusu ve kinlerden paklayıcıdır.
İhtiras, gâfillerin kalbinde şeytanların sultânıdır.
İhtiras, rızkı artırmaz.
İhtiraslı kimse, bütünüyle dünyaya mâlik olsa bile yine fakîrdir.
İlim, insanı Allahın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır.
İlim, maldan daha hayırlıdır. İlim seni, sen de malı korursun.
İlim; güzel bir mîrâs, genel bir ni’mettir. İnsaf, ihtilâfı giderir, ülfeti getirir.
İlim; insanı akla götürür, kim ilim öğrenirse akıllanır. İlim; rûhu ihyâ eder, diriltir. Aklı aydınlatır, cehâleti öldürür.
Îmân ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar.
Îmân ve hayâ, birbirinden kopmayan bir bütündür.
Îmân ve ilim, ikiz kardeş ve birbirinden ayrılmayan arkadaş gibidir.
İnsan, sözü ile tartılır veya işi ile değerlendirilir. Seni zînet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve kıymetini artıracak şeyi yap.
İslâmiyet, teslimiyettir. Teslimiyet, yakîndir. Yakîn, tasdîktir. Tasdîk, ikrârdır. İkrâr, edâdır, yerine getirmektir. Edâ ise ameldir.
İstişâre, danışma sana rahatlık, başkasına yorgunluktur.
İyiliği tamamlamak, yeniden başlamaktan daha hayırlıdır.
İyilikle emretmek, insanların en fazîletli amelleridir.
Kalblerin gafletine, gözlerin uyanık olması fayda vermez.
Kâmil mü’min gizli şükür eder, belâya karşı sabır eder, ümîd hâlinde iken bile korkar.
Kâmil olan kimse, aklı, arzu ve isteklerine galip gelendir.
Kanâatkâr olmak, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır.
Kârlı olan, dünyayı âhıretle değiştirendir.
Kendi nefsinden râzı olan, aldanmıştır. Ona güvenen, mağrûr ve yolunu şaşırmıştır.
Kendisi amel etmeksizin Allah yoluna çağıran kişi, oksuz yaya benzer.
Korkaklık, ihtiras ve cimrilik, Allaha karşı kötü zannın bir araya getirdiği kötü arkadaşlardır.
Korku kaderi değiştirmez, yalnız sevâbın yok olmasına sebep olur.
Kötü insan, hiç kimseye iyi zan beslemez. Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür.
Mal ve çocuklar, dünya hayâtının zînetidirler. Sâlih amel de, dünyadan âhırete götürülen mahsûldür.
Mal, harcandığı kadar sâhibine ikrâmda bulunur. Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihânet eder.
Mal, sâhibini dünyada yükseltir, âhırette alçaltır.
Mü’min, baktığında ibret alır. Bir şey verilirse, şükür eder. Musîbet ve belâya uğrayacak olursa, sabır eder. Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır.
Mü’min, dünyaya ibret gözü ile bakar. İhtiyâcı için karnını doyurur. Dünyadan konuşulduğu vakit, nefret ve tenkid kulağı ile dinler.
Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır.
Olgunluk üç şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kaçmamak ve istiyene vermektir.
Öfke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir. Her kim ki öfkesine hâkim olursa, onu söndürür ve her kim onu salıverirse, ilk yanan kendisi olur.
Sabır en güzel huy, ilim en şerefli süs eşyasıdır.
Sabır iki kısımdır: Sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
Sabır iki kısımdır; belâya sabır iyi ve güzeldir. Bundan daha güzeli, harâmlara karşı sabırdır.
Sabır, en güzel îmân kisvesi ve insanların en şerefli ahlâkıdır.
Sabır, insanın başına gelene katlanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hâkim olmaktır.
Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların ünsiyetidir.
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur.
Sıkıntıya karşı sabır etmek, bolluk ânındaki âfiyetten daha efdaldir.
Söz ilâç gibidir. Azı faydalı, çoğu zararlıdır.
Sükût, sana vakar kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır.
Süse ve ziynete heves eden erkekler, vakıa erkektir; amma, mert değillerdir.
Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz.
Şek ,şüphe, yakîni bozar, îmânı yok eder.
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.
Tatlı dili olanların dostları her gün biraz daha artar.
Tûl-i emel, fazla yaşama arzusu, serâb gibidir, bunu gören su sanıp aldanır.
Yalancı, sözünde suçludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lâf yapan biri olsun.
Yaptığı günâh bir işle öğünmek, o günâhı yapmaktan daha kötüdür.
Yumuşak başlı olanlar; en sabırlı, derhal affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir.
Yumuşaklık, durulmayı çabuk sağlar ve zor olan şeyleri kolaylaştırır.
Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür. Hiddet ise öfke ateşini körükler.
Zulüm; ayakların kaymasına, ni’metin yok olmasına, milletlerin helâkine sebep olur

 
   
 
  Your SEO optimized title page contents Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol